Müze Çalışma Saatleri: Pazartesi Hariç Haftaiçi 09:00 - 17:30
Afgan Rababı'nın (Rabāb, Rubab, Rabābah, Arab fiddle) ilk kez ne zaman icat edildiğine dair herhangi bir bilgi yoktur. Eklenebilirki Batı Ortaçağ’ında sözcük anlamı olarak rabab, yaylı çalgılara atfen kullanılan bir genel isimdi. Ahmad Naser Sarmast, genel olarak Afgan rababına benzer enstrümanlara iki bin yıl önceki Kuşan İmparatorluğu zamanına ait heykellerde rastlanmıştır. Bununla birlikte rabab'ın günümüzdeki haline en yakın temsiline 14.yy'da rastlamaktayız. (Kanz al-tuhaf adlı müzikal incelemenin ön kapağında) Bu kitapta yer alan bilgilere göre rabab'ın iki göğsü vardır ve ilk kısım rezonatör oyuğu; ikinci kısım ise rezonatörden sapa giden boşluktur. 15 adet perdenin bağlanmasının ardından deri kapağı takılır ve enstrümana altı tel monte edilir. Temsili ilk haline göre Rabab'ın günümüz hali fazla değişiklik göstermedi. Hala çift gövdeli ve ön kısmının ilki deri (keçi ya da koyun derisi) ikincisi ise ince bir ağaç ile kaplı. Eskiden kullanılan bağırsak teller yerini metal ve plastik tellere bırakmıştır. Tellerin tutturulduğu burguluk kısmındaki akort çivileri yumuşak ağaç ya da kemikten yapılırken; tellerin üzerinden geçtiği köprü için iletken olduğu bilinen inek boynuzu kullanılır. Sedef kakma tekniği ise Pakistan, Karaçi’de 80 yıl kadar önce başlamıştır.