Müze Çalışma Saatleri: Pazartesi Hariç Haftaiçi 09:00 - 17:30
Kemençe ya da Klasik Kemençe, öncelikle Geleneksel Türk Sanat Müziği icrasında kullanılan (dini repertuvar da dahil) ve Türkiye'nin batı kısmında sıklıkla görülen bir yaylı kordofondur. Bu enstrümanı Türkiye'nin doğusundaki benzer çalgılardan ayırt etmek için kullanılan diğer adlandırmalar: fasıl kemençesi, klasik kemençe ve Rum kemençesi şeklindedir. Bir başka adlandırma ise kemençenin benzersiz Türk Müziği enstrümanı olmadığını ima ediyor çünkü aynı zamanda Yunanistan'da 'lyra' adıyla ve Hırvatistan'da 'lijera' adıyla sıklıkla kullanılıyor. Türkiye'deki icracıların dışındaki günümüz icracıların büyük kısmı Geleneksel Türk Müziği'ni çok iyi bilmekte ve aynı zamanda Ortaçağ Rebec'inde de uzmanlaşmış Avrupalı sanatçılardır. Bu enstrümanın tarihi ile ilgili bilgiler oldukça çelişkili. Günümüz Avrupa'sındaki genel dağılımı, enstrümanın antik çağlara ait temeli olduğunu göstermektedir. 11.yy Avrupa yaylı lavtalarına (lute) çarpıcı benzerliği; birinin diğerinden gelişmiş olabileceğini düşündürür. Yine de enstrümanın Doğu'da ortaya çıkıp Batı'ya yayıldığını ya da tersi olduğunu iddia edebilecek kesin yazılı kanıtlar yoktur. Müzik bilimciler kemençenin 18 ve 19.yy'larda İstanbul'da kullanıldığına emin olsalar da Klasik Türk Müziği'nde kullanılmaya başlaması 19.yy'ın ortalarına doğrudur. Klasik Kemençe'nin icra tekniği Tanburi Cemil Bey (1871-1916)'in icralarının bu enstrümana aktarımı ile gelişmiştir. (20.yy) Kemençe'nin armudi olarak adlandırılan gövdesi yekpare erik ağacından yapılır. Gövdenin alt yarısı oyulur ve oldukça ince damarlı ladin ağacından kapak (ses tahtası) yerleştirilir. Çıkarılabilir yüksek bir köprü kapak kısmına açılan iki küçük deliği basınç olarak destekler. Perdesiz sapın önü genel olarak abanoz ağacından yapılır. Sap kısmına eklenen burguluk kısmı ayrı bir parça değildir. Zaman zaman bsap kısmının arkası ve akort mandalları kaplumbağa kabuğu ile kaplanır. Üç geniş aralıklı tel; arkaya monte edilmiş akort mandallarına sarılır. Alt kısıma kadar düz bir şekilde gelen teller burada birleşen bir küçük kuyruğa sarılır. Tellerden ikisi kalın ölçülü sentetiktir, diğeri tel metaldir. Ağaç yay ise at kılından yapılır. İcra biçimi olara kemençe, oturur pozisyonda icracının dizlerinin arasına yerleştirilir ve hafifçe geriye yaslanır. Yay, sağ elde alttan tutulur. Teller dörtlü aralıkla akortlanır ancak standartlaşmış bir tel sesi yoktur. Örneğin en pes ses G3'e ayarlanmışsa, diğer dizilim G3- C4- F4 şeklinde olacaktır. Sol el çalım tekniği tırnakların yan şekilde basması ile oluşur. Tellerin üzerine bastırılmaz, tırnaklar yan şekilde tele dokunur. Bu teknik, melodiler arasındaki oluşumun kaydırarak ses çıkarma ve vibrato yapma özelliği kazandırmıştır. Klasik Türk Müziği icrasında kullanılan enstrüman hem solo olarak hem de toplulukla çalınabilir.